17.05.2010

Öğretmen Duyşen

''Pencerelerimi ardına kadar açıyorum.Temiz hava doluyor odaya.Yeni resmim için çizdiğim desenlere mavimsi,solgun loşlukta göz atıyorum.Bir sürü desen var; hep yeni baştan, yeni baştan başlamıştım çünkü.Ama resmimi bir bütün olarak göremiyorum daha.Asıl şeyi duru yaz şafakları gibi ansızın, karşı konmaz bir biçimde çıkıp geliveren, insanın içinde esrarengiz, kavranılmaz izler bırakan o güçlü şeyi bulamadım.Ağaran gecede odayı adımlıyorum, düşünerek,düşünerek,düşünerek... Hep böyle olur.Yapacağım resmin sadece içimde kalacağını sanırım hep.
Bitmemiş resimlerimden en yakın arkadaşlarıma bile söz açmam.Eserlerimi korkunç bir kıskançlıkla koruduğum için değil, beşiğinde yatan bir bebeğin büyüyünce nasıl bir insan olacağını kestirmek zor olduğu için.Bitmemiş bir resmin hakkında yargıya varmak da o kadar zordur.Ama bu kuralı bir kerecik bozacağım; bitirmediğim bu resmin hakkındaki düşüncelerimi herkes duysun, bütün insanlar paylaşsın istiyorum.
Özenti değil bu.Başka türlü davranamam; bunu latından yalnız başıma kalkamam çünkü.Beni yakalayan, fırçamı elime aldıran hikaye öylesine sarsıcı ki, bu hikâyenin yükünü taşıyamayacağım artık.Elimde ağzına kadar dolu bir bardak var sanki; içindekini dökmekten korkuyorum.Onun için, insanlar beni aydınlatsın, bana yardım etsin, benim yanımda yer alsın, duygularımı paylaşsın istiyorum.
Yaklaşın  yüreklerinizin sıcaklığını esirgemeyin benden; bu hikâyeyi anlatmak benim görevim...''

Cengiz AYTMATOV-Öğretmen Duyşen 'den.