5.05.2010

Tek Kişilik Şehir *

''uyumadan uyandım, yine aynı dünyaya.
karar verdim kalmaya, baktım dedim ki aynya:
acelen ne?olacaklar olacak, bir gün nasılsa ...
yaşa yaşa seni sevenler var burda..
yaşa..sevdiklerin var burda hala...''

insanın çevresindekilerin farkına varabilmesi ne kadar güç.onca yapılan iyilikleri göz ardı etmesi ve dünyanın betimlemiş olduğu birey'ciliğin tuzağına düşüp bulantı geçirmesi kimse ile konuşmaması olması asıl nedeni.bugün 'tek kişilik şehir'adlı tiyatroya gittim ve öylesine iyiydi ki anlatamam.'insan kendini görür tiyatroda' sözüne eşlik ettim usulca.' tek kişilik bir şehirde yaşıyorsunuz; tiyatrolara, sinemalara, operalara gidiyorsunuz kendinizle.bir bankta oturabiliyorsunuz parkta sizin için ayrılmış olan.güneş sizi için doğup batıyor ve çiçekler yalnızca sizin için kokuyor.bilim adamları sizin için çabaladı onca yıl.savaşlar bunun içindi, atom bunun için bulundu ve bulunmakla da kalmadı küçücük çocukların başlarına konuldu.neden mi? sizin için, sizin mutluluğunuz için.bana mutlu olmadığınızı söylemeyin artık. mutlusunuz.özgürsünüz, siz birer bireysiniz.çoğunluksunuz.eğer konuşursanız azınlık olursunuz.' cümleleriyel daha doğrusu gerçeklikleriyle insanın tüyleri ürpertiyor.öyle bir yere varıyoruz ki.kimse kimseyi tanımıyor, bilmiyor, anlamıyor çünkü konuşmuyor.kimse kimseyle artık 'göz göze' gelmiyor.insanlar birbirlerine küs olarak yaşıyor.bireyciliğin anlamı tam anlamıyla bu ,evet.akrabalarımız? hiçbir ile konuşmuyoruz.kimimiz var kendimizden başka?kendimizle yarış yapıyor, kazandığımızda seviniyorken bir yandan ağlıyoruz fakat bu duyguluklrın hiçbiri davranışsal değil, sözdelik yalnızca.intiharlar...insanlar konuşmaya başlayınca azalacak onlar.toplum kendini kendi içinde mahvetmeye devam etmeyecek fakat şu an bundan çok uzaktayız.tam anlamıyla evet ölüyoruz. yaşamıyoruz. ağlamak yok, gülmek yok, savaş yok, fırtına yok, konuşmak yok, atom bombası yok, kirlilik yok,zaman yok ; zaman ne ileriye gidiyor ne geriye. her şey sabitleşmiş adeta.ben hiçbir şey olamadım..10 yıl öncesinde de hiçbir şeydim, ne 10'u 20, ne 20'si , 30, ne 30'u 35 evet tam 35 yıl öncesinde bir şeydim çocuk'tum...insan çocukken yaşar; hisseder hayatı tüm duygularıyla.ağladı mı en derinden ağlar güldü mü kahkalarca güler.yetişkinlik evresinde büründüğümüz roller çerçevesinde sınırlandırıyoruz duygularımızı ve doğal sonuç olarak karşımıza 'robot' bir insan mekanizması çıkıyor.düşünmekten bihaber... belki bir gün insan anlayabilir hangi evrede olduğunu.hala daha yaşadığımı hissettim. en azından sorunumu anlatacak birileri var, konuşabileceğim..gülebileceğim nedenlerim vr, ağlayabileyeceğim.duygularım var hala.nefes aldığımı biliyorum ve savunma mekanizmam hala çalışıyor.hala umudum var, insanlığın sonunun böyle olmamasına dair..küçücük bir umut.teknolojinin umutsuzluğuyla başbaşa kalmamaya dair ufacık umutlarım var...doğanın koynunda adım atabileceğiz bir gün eskisi gibi.. eskiye özlemi giderebileceğiz bilinçliliğimizle..sözcüklerden öte, duygularımız olacak... konuşmayı bir gün yeniden öğrenebileceğiz, biliyorum...

''insanlar, insanlar..
dünya düşmüş üstlerine kıpırdayamıyorlar...''

*http://www.devtiyatro.gov.tr/web/oyunlar/oyun0852.html