1.07.2010

B.:
beni kimse alkışlamazdı .

kimseyle paylaşmazdım yazdıklarımı.
sanıyorum ki niyetim
kendi içimde ünl olup alkışlanmaktı..
bu nedenle hala yazabiliyorum . hala alkışlamadım kendimi.
çok uzun zaman da alkışlamayacağım. çünkü şu anda sadece bir yanımı yazabiliyorum.
insanları yalnızca gerçekten kötü olduğumda betimleyebiliyorum ya da konuşturabiliyorum.. dudaklarından sözcükler çıkartabiliyorum.
şu sıralar sadece duruyorum.
nefes almaktan mı yoruldum yoksa nefesimi dinlemekten mi bilemiyorum.
sadece bir şeyler var
içimi kötüleştiren.
kısırlaştıran beynimi.
düşünce üretemiyorum.
hiçbir şey yazamıyorum.
tıkanıp kaldım.
duruyorum..
neden bekliyorum bir yerlerden.
M. :
kendini alkışlaman veya alkışlatman gerekiyor bence.
B. :
henüz zamanı gelmedi.

pohpoh'lanmanın büyüsüne kapılmak var.
bir tür bağımlılık yaratıyor bu insanda..
sonra büyüksüme ihtiyacı güdüyorsun içinde kendini.
dengede tutabilmek bir tür güç gösterisi.
ve en kötüsü de eğer birileri tarafından alkışlanmaya başlarsan kalıplara bürnüyorsun . ister istemez 'sığ'laşabiliyorsun. ister istemez 'kendini tekrarlayabiliyorsun'. onların istediklerine yöenliyorsun çoğu zaman da.. kendi dilinden uzaklaştırıyorsun kendini
en sonunda da sözcüklerin sana küsüp renksizleşiyorlar..
sen onları bulmayı düşünene kadar da zaman'ın bitiyor. nefes ölüyor..
M.:
dengede tutmak güç gösterisi, doğru, bunu düşünmedim aslında. yani bir alkışlanma bağımlılığı çıkıyor ortaya. alkış olmadığı zaman da kendisini yalnız hisseder sanırım bu kişi. hayatını sadece alkışa adar, alkışla beraber kendisini yalnız hissetmez.
peki alkışla yalnızlaşıyoruz ,alkış olmadığında ne oluyoruz?
B.:
insansızlaşmaya alışıyorsun.

onca buhranlar geçiriyorsun içinde..
aslında basit bir kurmacası var
şöyle ki kendi içinde saklanmayı istiyorken birden sıkılıyorsun kendinden ve diğerlerine ihtiyacın olduğunu anlıyorsun. sadece birazcık zaman diliyorsun onlardan.. sonrasında nitelediğin 'insan' motifleri geliyor aklına ve gidiyorsun usul usul yanlarından.. bunu dengeleyebilmek öyle güç ki..çevremdeki insanlara yaşattığım bir şey bu. ama istemeden oluyor.. aklımla oyun oynuyoruz sanki
kısır bir döngü etrafında..
hırpalanan sen oluyorsun sonunda.. ve çırılçıplak kalıyorsun diğerlerinin bakışlarının arasında
çoğu zaman eskişehirde sokakta dolaşırken bunu hissediyordum.. düşünsene bir günde yüzlerce bakış değiyor tenine.. ve sen onlarla brilikte uykuya dalıyorsun masumluğunu barındırdığın güzel rüyalara..
her an lekeleniyor halbuki , sen farkında bile değilsin..
insanların bakışları, sözcükleri ..
insan ile ilişki yaşamak ya da iletişim kurmak o kadar güç ki.. seni anlayabilme olasılığı düşük. çünkü bir insan olarak sen' de kendini anlamıyorsun..
mesela ben; şu anda kendimi bir karmaşanın içine bıraktım . kendi ellerimle.. ve bunu neden yaptığımı bilmiyorum.. bir tür kanama yaşıyorum düşüncelerimde . yalnızca kendi savaşımdayım, farkında bile değilim.. içimde kendimle, dışımda diğerleriyle.. sığınmak zor gerçekten çok zor zaman'a..


...