6.07.2010
ne kadar kaçamak yaşamaya alışırsam o kadar çok kovalanıyorum.insanlar tarafından.bir kahve molası diyor yönetmen, duruyorum.oturup kahvelerimizi yudumluyoruz, konuşuyoruz bolca metin üzerine.sonra yönetmen 'devam' diyor.devam ediyorum repliklerimi okumaya.inandırcılık yeteneğime sarılarak, oyunculuk sanatına uygun mimik ve jestlerle.tekrarlıyoruz bazı bölümleri art arda belki beş, altı kez.ezberleniyor her an unutulmamak koşuluyla.sahne hayat oluyor, can veriliyor esere ve kelimeler konuşmaya başlıyor içimizde.sahnede.sahne.ayaklarının altındadır hayat orada, sen yönetirsin hayatı.zaman senindir, güç senindir, Tanrı sensindir.kuklalar oynatılır istediğinde, doğaçlamayla yarattığın.sürünerek yaşayan altıncı sınıf bir memur bir bakmışsın padişah olmuş dilinde.olur, oluyor böyle şeyler.onca karakter saklanır içinde.her birinin ayrı derdi var hayatla ve sen kendin olamamaya doğru yol alırsın.etrafında gezinen rolsel yüzlerden hangisi senin, bilemezsin.daha doğrusu bilemeyecek duruma gelirsin.korkunç gerçeklik başlar bundan sonra da.aslında sen oynadıklarının toplamından başka hiçbir şeysin.sadece geldin, rollerini ustaca oynadın ve gidiyorsun.gitmelisin.her oyuncu sahneyi terk etmeli bir zaman sonra.işte bu anda akmaya başlar zaman.durup düşünürsün, boş boş.avucunda kala kala bir sen kalırsın.sonra oyun-ların sergilenir sahnede diğerlerine.sen izleyemezsin.izleyecek durumun yoktur zaten.çoktan başka bir sahnede, başka yüzlere bürünüyorsundur.ötekinde.