30.01.2011

soğuk bir berlin gecesi (ankara devlet tiyatrosu)

korkunç bir cinayetin ardında var olan paranoyaklık.suç diyecekken tam, dur diyor insan kendine nasıl olur da suç olabilir?kadın, acizliği yüzünden soldu.öylesine sevmek, iki taraf açısından da 'aşırı' bir sevgi vardı ki bu hiç normal değildi nitekim sonunda da doğal seleksiyonsal bir durum gerçekleşti.
cinnet geçirmek deyimi ile karşı karşıya kaldım.adam öylesine yoğun düşünceler içinde geziniyordu ki, etrafını bir girdap haline getirmiş adım atmaya çalışıyordu.hayatında yalnızca o kadın vardı, hani sevdiği.durmadan susuyordu ona, yalnızlığına çare bulmasını diliyordu ondan her defasında gözlerine bakarak. olmuyordu. gitgide kadını hapsetmeye başladı şüpheleriyle.öyle ki güven zaten ölmüştü.yoktu.göz yummamalı dedim içimden, gitmeli kadın hemen şimdi! adam deliriyordu gün boyunca.kendince kurgulandırıyordu kadının hayatını, kendisi dışındaki anlarını.dayanılmaz oldu. öylesine açık bir korkuydu ki bu, öylesine psikopat bir davranış silsilesiydi ki bir cinayet olabilirdi sonunda evet. belki de kötü bir rüya.
kadın, adamı deli gibi seviyordu.çok fazla ödün vermişti kendinden. ilkelliklerden doğan onca affetme ile adamın karşısına geçip yalvarıyordu, bana güven diyordu.suçluydu kadın biraz da, gitmeliydi. durmalıydı bir yerde. her defasında onu kabul etmek kendi kendini ona teslim etmekten başka neydi ki? değişecek miydi sanki? değişemezdi. adam çoktan kaybolmuştu içinde.
ve sonuç olarak:
''paranoyaklığın tepesinde gezinen bir adamın işlediği bir cinayet sonrasındaki duygu karmaşası karşısında masum olduğu sonucuna varabilmek.sonuçta o da öldü.''