28.01.2011

dün ne söyledim, bugün ne hissettim, yarın ne düşüneceğim. oysa öyle yoğun ki yaşanılanlar.
her anın  hesaplanılması.
herbir mimiğin şikayet edilememesinin katlanılabilir olması durumu.
tutanak tutanların kalemlerinden damlayan mürekkebin, yazılanları anlamsız kılması karşısında susulabilmesi.
tam düşüneyim derken gökten bir iki üç demeden onca sorumluluk atılması üzerime.
ah evet evet ben de size geliyordum, işte yazılarım diyecekken kapının yüzüme 'şak' diye çarpılması.(hayır,madem çarpacaksın ne diye çağırırsın ki beni? egolarınız, yerle bir ediyor dünyamı ya boşverin.)
sokakta yürürken bir an dalgınlıkla bana doğru gelen adama onu seviyormuşcasına bakmamın uygunsuzluğunu toplumun bekçisi olmuş olan bedenimin beni sarsışı ile sendeleyip kendime gelmem ve farkındasızca kabul etmem durumu.
çok absürdik olaylar var işte.
olgu.
zeynep ismini çok sevdim bugün ama en sevdiğim 'su'.
Bay C ile dolanıp duruyoruz.
insan bir yerde çok yaşayınca, kendi isteklerinden sıyrılıp o yerin kölesi oluyor.Bunu diyen Bay C.
ah diyorum Bay C, hadi gel de konuşalım. beni de takip etsene. işin gücün yok zaten. biraz heyecanlansam yeter sanki.
aylak olmak dünyanın en zor işi, bir aylak adam bulabilmek.bir tutunamayanı var kılabilmek. Olric! diyor durmadan Turgut Özben.haklı. Olric'ler olmazsa ne yaparız.
Ah ama Selim Işık.