27.01.2010

Fış Fış Kayıkçı-17 Ocak 2010_00:13

İşte yine ben.yeni bir ben değil fakat hasta bir ben, hem ruhsal açıdan hem de fiziksel.dün para çekmeye gitmiştik, atkı ve şapka almayınca ve rüzgar da güzelce esince yüzüme yüzüme burnum dayanamayıp ağlamaya başladı.kısacası fış fış kayıkçılık yapıyorum.az önce nazlıgül ile once’yi izledim.Falling Slowly…ne desem boş ki, ne diyebilirim.
I dont know you but I want you…diyerek başlamıştım ilk yazıma.ona yazmıştım.ne heyecan vericiydi yahu düşününce.karıncalanan bir karın ile baş başa kalmışken adeta uçuyordum mutluluktan.aklımda soru yoktu, onun kim olduğunu biliyordum,evet.
Ketıla su koymalıyım ve çay içmeliyim.burnumun deliklerinden içerime girmeye çabalayan oksijen tanecikleri burun duvarlarımı çiziyor ve bu durum da benim canımı acıtıyor.ne yapsam da nefes almasam.bilemiyorum.hava tozlarını ayrıştıran bir süzgecimsi şeyi burnumun üzerine koyup süzerek alsam havayı.hapşırmak üzereyim ki gitti.kendisi kaybeder ne yapalım.
İmza’ya gittik az önce.az önce’mi ben de merak etmeye başladım.çok şey sığdırmışım azlığın içine.garipsiyorum az önce’liklerimi açıkçası tam şu anda.ne ise.Azime Hanım saçlarını boyatmış.Röfleli bir şaç işte, düşün bir kez.Hoş olmadığı halde hoş dedim.Yalan söyledim bilerek.ah ne büyük bir ayıp bu yaptığım! Oda arkadaşıma da durmadan yalan söylüyorum.pek yalancı oldum bu aralar.beni böyle havalar mahvetti*.onların iyiliği için bunu yapmalıyım.evet onlar için sırf.kendim zaten yok ki.
Pink Floyd-Wish You Were Here çalmakta.e çalsın bakalım, neler diyecekler.burada kısırlaştım, hiçbir şey diyemiyorum.Blue sky is pain!bence bu olay pink floyd’dan kaynaklanıyor.kötüce ruhum fakat iyileşiyor da.
On iki olacak üç dakika sonra.bunu yazdıktan sonra iki.belki bir.belki de oldu.beynimi boşuna yoruyorum.yoruluyorum.yoğruluyorum.bir keresinde düşünmüştüm, cacığı.o düşündürmüştü.salatalık, sarımsaklı yoğurt ve su.sonuç olarak bir cacık.cacığın adı neden cacıktı acaba?ca’cık.ca diye biri mi vardı da onu mu şımartmaya çalışıyorduk cacık diyerek ya da garip bir acıma duygusu mu mevcuttu içimizde?kafam çok karışık bu hususta.evlenmek istemem! Büyüyünce evlenmeyi düşünecekmişim,evlenecekmişim .diyorum ki hayır yapmayacağım diyorlar ki evet yapacaksın,her insan yapar.belki de ben insan değilim, sorguluyorum bu önermeyi.evlenmek.evlilik.saçmalık.bir avuç dolusu fındık kabuğu kırıntısı ya da sakız bağırtısı kulağımı delirten, midemi bulandıran.
On ikiyi üç dakika geçiyor saat.Dört olmak üzere.olmadı, demek ki daha yeni üç olmuştu.bakışım da pek acayip, ne zamanlama ama.
Tırnaklarıma oje sürmek istemiyorum nedense.et yığınının rengini görmekten pek bir hoşnudum.şu sıralar dışarı da çıkmıyorum.yaşadığımdan da habersizim.belirsizlik içinde devinimleşiyorum, devinim halinde uyuyup yürüyorum.bu kadar.
Rahatsızlığımdan kaynaklı gözlerim ağrıyor.gözümün içindeki damarlar pörtlemişler.kanallar halindeler.kırmızı nehircikler.göz nehircikleri.pek hoş.sevdim onları ve de öptüm,evet öptüm.öpebilirim, bu kabiliyete sahip olduğumu sanıyorum.
Artık uyusam iyi olacak.

Open your heart, I’m coming home


*Orhan Veli KANIK